Sultan II. Mahmut döneminde, Meriç nehrinde Edirne/Karaağaç yolu üzerinde, 1833 yılında temelleri atılan, 1842 yılında yapımına başlanan köprü, Sultan Abdülmecit döneminde 1847 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır.
Daha önce ahşap bir köprü vardı.
Önceden Meriç nehri üzerinde mevcut köprünün yerinde ahşap bir köprü bulunmakta ve bu köprüye 1785 (H.1200) tarihinden sonra cisr-i sani(İkinci köprü) denildiği ve 1827(H.1243 ) taşkınında yıkılarak 3874 kuruşa tamir ettirildiği şeriat mahkemesi eski kayıtlarında yazılıdır.
Meriç Köprüsü ile ilgili olarak mevcut olan belgelerden elde edilen bilgiler şöyledir:
"1768 yılında yaklaşık 263 m uzunluğundaki köprünün yaklaşık 70 m.lik kısmı selden yıkıldığından, yeniden yapılması için Edirne bostancıbaşına, kadısına ve mimarına emir verilmiş, 1798 yılında yapılan inşa için para gönderilmiş, ikinci köprünün tamamlanması için Darphane’den para yardımı yapılmış (1832), aynı yıl köprünün Kasım ayına kadar tamamlanması ve işlerin hızlandırılabilmesi için bir miktar para gönderilmiş, 1833 yılında biten köprünün bazı detaylarının da bitirilmesi, yapımı gerçekleştirilen Meriç köprüsünde kullanılmak üzere Babay-ı Atik kazasına iki araba hazırlanıp gönderilen beş ay süreyle kullanıldığına göre ve arabacılara 160 kuruş verildiğine dair soruya yanıt olarak adı geçen kaza mescidine mazbata gönderilmesi emredilmiştir." (1840)
Meriç Köprüsü’nün İnşası
Sultan II. Mahmud 1837 (H.1253)’de Edirne’yi ikinci ziyaretinde köprünün kagir hale getirilmesini emretmiştir. Oğlu Sultan Mecid zamanında inşaata devam edilmiş ve 1847(H:1263)’de tamamlanmıştır. Köprünün inşasında Demirtaş Kasrının kagir malzemesi kullanılmıştır. Köprüde kullanılan taşlar, bölgeye yakın Arnavutköy dolaylarından ve eski harabelerden getirilmiştir.
Meriç Köprüsü (Yeni Köprü) hakkında, II. Mahmud zamanında yaşayan Pertev Paşa tarafından tertip edilen tarih beyitleri ise şöyledir:
"Cenab-ı Hazret-i Mahmud Hân şehin şâh-ı devran
Penah-din ü devlet kehf-i ümmet sâye-i yezdân
Edirne şehrini teşrifi çok hayroldu ez cümle
Yıkılışdı bu köprü eyledi tecdidini ferman
O şaha sıdk-ı hizmettir sırat-ı müstakim ancak
Bu yolda inhirafın müntehası vadi-i hüsran
Esas-ı din ü devlet zatıdır yâ Rabb olup dâ’ım
Ser pay-i memalik sayesinde olsun âbâdan
Biri mü’cem biri tam iki tarih eyledim inşad
Bu hizmet bende-i nâçize Pertev başka bir ihsan
Esasdan bu cisri pek metin yaptırdı Mahmud Han
Becâ bu cisri âbâd eyledi Mahmud Hân"
H.1249/M.1833/34
Köprü Kitabesi
Köprü ortasındaki tarih köşkünü tepesi üzerinde evvelce bir güneş sembolü bulunmakta idi. Ziver Efendi tarafından tertip ve ta’lik hat ile yazılan köprü kitabesi bu tarih köşküne yerleştirilmişti. İstiklal Savaşında Yunanlılar köprü kitabesini yok etmişlerdir.
Yeni köprü kitabesi, ta’lik üstadı Necmeddin Okyay'ın talebelerinden Mustafa Uğur tarafından 1966(H.1386) da eski örneğine göre yeniden yazılmış, taşçı ustası tarafından İstanbul’da kabartma şeklinde mermer üzerine işlenmiş ve köprüye konmuştur.
Köprünün Özellikleri ve Ölçüleri
Köprü ortasında tümü mermerle yapılmış bir tarih köşkü vardır. 263 m uzunluğunda, 7 m genişliğinde, 13 ayak üzerinde 12 sivri kemerli bir taş köprü olup yanlara doğru eğilidir. Köprü ayakları içinde boşaltma gözleri vardır. Boşaltma gözlerinde karşılıklı ejder figürleri Selyaranlar üçgen şekildedir. Menba tarafında Edirne yönündeki birinci boşaltma gözünün kemerinin üzerinde kemere sarılmış kabartma şeklinde karşılıklı ejder figürleri, sol tarafında ayın içinde altı köşeli yıldız kabartması ve 12 hayvanlı takvim bulunmaktadır.
Karşılıklı ejderler çok eski bir Türk geleneği olup, benzeri Selçuklular döneminde yapılmış (Kayseri-Sivas) yolu üzerinde Sultan Hanın köşk ve mescidi kemerinde, Karatay Han ve Susuz Han’da mukarnas frizleri arasında vardır.
Boşaltma kemerinde yer alan kabartmanın, evrensel simge karakteri ile kozmik düzen imgesini zenginleştirmesidir. Vücutları kıvnmlı iki ejderin kemerin iki yanında kilit taşına doğru hareketleriyle, ortadan başlan karşı karşıya gelmektedir. Burada ejder, kötülüklerden koruyan tılsım ve su unsuru olarak bereket getirici anlamındadır.
On iki Hayvanlı Türk Takvimi ile ilgili olarak ejder yılında çok yağmur yağdığı, o yıl bereket ve bolluk getirmesinden ileri gelir.
Seyir Köşkü
Köprü kesme taştan olmasına karşın tarih köşkü ile karşısındaki balkon mermerden yapılmıştır. Köşk, dört kemer üzerine oturan aynalı tonozdur (taşıyıcı yapı). Ön yüzündeki alınlığın ortasında kabartma olarak yuvarlak şekilli yapılmış, ortada alt ve üstü fıyonklu çelenk içinde silik tuğra izleri vardır. Edirne mezar taşlarında görülen bu tür düzenlemelerin köprü kitabe köşkünde bulunması o dönem özelliğinin bir uygulamasıdır, yanlarda ise armalar vardır. Köşkün tonozunu taşıyan sütunlar dikdörtgen şekilli olup, öndekiler çiftedir. Kaide ve başlıkları kenger yapraklıdır. İçinde oturmak için mermer sekisi (döşeme) vardır, köşke giriş iki yandan ve merdivenli olup, korkuluklarının uç kısmı volütlüdür (kıvrım).
Dört sütun üzerine kemerle oturan ve aynalı tonozlu üst örtüye sahip olan Seyir Köşkü’nün alınlık kısmı dönemin üslubu olan ampir sanatının süsleme örgeleriyle bezenmiştir.
Meriç Köprüsü Seyir Köşkü bezemeleri
Dağarcığında askerlik ve soylulukla ilgili kılıçlar, çatılmış silahlar, bayrak demetleri, davullar, zırh, miğfer, girland ve perde motifleri görülen ve bir yandan devletin gücünü de simgeleyen neo-klasik ampir üslubu, kendini yenileme girişimlerinde olan Osmanlı İmparatorluğu’yla da örtüşmekteydi.
Seyir Köşkü’nün alınlığının cephesinde ve iki yan yüzünde, neo-klasik bezeme örgeleri görülmektedir. Batı yönüne doğru bakan alınlığın cephe yüzeyinde, ayyıldızlı püsküllü alem, oklar, bayraklar, kılıçlar, toplar, top namlu temizleyicisi ve merkezde trampet görülür.
Bölünmemiş ikinci yüzeyde, barok S ve C kıvrımlı dallarla çevrelenmiş meyve kaseleri yer almaktadır. Soldaki kasenin içinde incirler, sağdaki kasenin içinde de üzüm salkımları yer alır. Yuvarlak kemerli orta yüzeyde de birbirlerine bakan iki ayyıldızın ortasında çiçek dizisi ve kurdeleyle çevrelenmiş madalyon vardır. Oval madalyon ve dört kenarda koyu yeşil, gri, mavi ve kahverenginin tonlarıyla köşk manzaraları bulunur. Madalyondaki padişahın tuğrası yerinde olmamakla birlikte izleri belli olmaktadır.
Seyir Köşkü’nün alınlığının şehir ve Bosnaköy yönlerine bakan yüzeylerindeki kompozisyonlar ana yüzeyindekine geneli itibariyle benzemekle birlikte nesneler daha farklıdır. Buradaki toplar daha büyüktür; topların üzerinde yer alan trampet daha küçük ve tip olarak daha farklıdır.
Merkezde yer alan bu trampetten iki borazan yukarıda doğru çıkmaktadır. Kılıçlar ve flamalar birbirinden farklılık göstermektedir. Buradaki ayyıldızlı alem de ön yüzeydekinin aksine püskülsüzdür. Seyirköşkü’nün bir diğer önemli özelliği de aynalı tonoz olan örtünün içinin, Osmanlı sanatının batılaşma döneminde görülmeye başlanan ve gittikçe yaygınlaşan duvar resimleriyle bezenmiş olmasıdır.
Orta göbekte oval bir madalyonun çevresinde yeşil ve sarı tonlarıyla renklendirilmiş S ve C kıvrımlı yapraklar, beş kollu yıldız oluşturacak şekilde madalyonu çevreler.