18. YY'a Kadar Osmanlı-Hollanda Münasebetleri - 2
16. YY.'ın son çeyreğinde Osmanlı-Venedik savaşları sırasında Fransa ve İngiltere ile birlikte Hollanda da Akdeniz'de Venedikliler'e rakip olarak ortaya çıkıyor(1) ve ticari nedenlerle oldukça erken sayılabilecek bir tarihte Osmanlı Hükümeti ile resmi temaslara girişiyordu. Yine aynı tarihlerde ve aynı nedenlerle Hollanda Hind Kumpanyası İran Şahı ile temas halindeydi.(2)
İngilizler ve Hollandalılar'ın faaliyetlerini Venedikliler'in aleyhine genişleterek Hind Okyanusu'nun yanısıra Akdenizde'de bahrî ve ticarî üstünlüklerini kurmaları sadece Venedik ve Fransızlar'ın ikinci plana düşmesi sonucunu doğurmadı. Hollandalılar va İngilizler artık Hindistan'dan aldıkları malları bizzat kendileri Akdeniz pazarlarına getirmekte ve böylece ticaretin mahiyetinde de bir değişme meydana gelmekteydi.(3)
Hollanda'nın Doğu Akdeniz'le olan ticareti Antwerp'in İspanya ve Kuzey Afrika ile olan ticaretiyle bağlantılı olarak başlamıştı.(4) Kendilerine ahidname verilmeden önce Hollandalılar özellikle Suriye'ye amber, zincifre, bakır tel, demir gibi Alman mallarını götürmekteydiler. 1597'de Fransız bayrağı çekilmiş bir Hollanda gemisi Trablusşam'a gönderilmiş, bir sonraki yıl bütün Hollanda gemileri Fransızlar'dan, Türk limanlarında Fransız bayrağı altında ticaret yapma iznini elde etmişti. 1599'da Suriye'deki Venedik konsolosu bu yıl gelen bir “Flaman” teknesinin beraberinde 100.000 Ekü getirdiğini ve Venedik ticaretine küçümsenmeyecek bir zarar verdiğini bildirmekteydi. Venedik konsolosu “alçak ülkeler” tüccarının Suriye'de kalıp kalmayacağını merak etmektedir. Hollanda konsolosu ise eğer yurttaşlarının Hind Okyanusu'ndaki ilerlemeleri devam ederse, bunu yapamayacaklarını söylemektedir. Ancak durum hiç de böyle olmayacaktır. Nitekim Hollandalılar Ümit Burnu'nu dolaşmalarına (1595), Java'yı işgallerine (1597), Komor Adaları'nı öğrenmelerine ve Maurice Adası'nı ele geçirmelerine (1598) rağmen Suriye'de kalmaya devam etmişledir. Esasen İran ipeği ve pamuk ipliği ticareti Hollandalılar'ı Doğu Akdeniz'e bağlayan vazgeçilmez emtialardı.(5)
Braudel Hollandalılar'ın bu dönemde Akdeniz'deki faaliyetlerini şu şekilde özetlemektedir; “Demek ki Hollandalılar artık Akdeniz'dedirler: bunlar biraz ağır eşek arıları gibi faaldirler ama o kadar ağırdırlar ki, cama çarptıkları zaman onu kırmaktadırlar.”(6)
Osmanlı Hükümeti'nden henüz ahidname almış olmamaları nedeniyle Hollandalılar Akdenizde'ki faaliyetlerini Fransa ve İngiltere Bayrağı altında yürütmek durumundaydılar. 1536'da Fransa'ya verilen ahidname gereğince Hollandalı tüccarlar 17. Y.Y.'ın başına kadar Fransız bayrağı altında ticaret yapmışlardı. Ancak sonraları Hollandalılar, bağımsızlık mücadelelerine destek vermeleri nedeniyle İngiliz bayrağı altında ticaret yapmaya başlamışlar bu da Istanbul'daki Fransız ve İngiliz diplomatlarının arasında uzun süren münakaşalara sebep olmuştu. Konu tüccardan alınacak vergi nedeniyle, mali bir vecheye sahip olduğundan başka iki ülkenin diplomatları arasında bir prestij meselesi haline de gelmişti. Diplomatik çabaları sonucunda İngiliz elçi vekili Osmanlı Hükümeti'nden, “harbî taife”nin İngilizler'e müracaat etmelerini amir bir hüküm almayı başardıysa da taraflar arasındaki münakaşanın büyümesi üzerine mesele Divan-ı Hümayun'da ele alınarak bu hakkın Fransızlar'a ait olduğu karara bağlandı. 1595'te Fransa'ya veilen ahidnamenin müzakereleri esnasında İngiliz elçisi araya girerek konunun tekrar ele alınmasını temin ettiyse de durumda bir değişiklik olmadı. Fakat İngilizler davalarından vazgeçmeye pek te niyetli değillerdi. Nitekim uzun diplomatik mücadeleler neticesinde 1601'de Kaptan-ı Derya Cığalazade Sinan Paşa'nın da yardımıyla dört Flandır vilayetine ait gemilerin İngiliz bayrağı taşıması hususunu ahidnameye derc ettirmeye muvaffak oldular.(7)
Her ne kadar 1604 tarihli Fransız ahidnamesinde Venedik ve İngilizler'in dışında İspanyol, Portekiz, Katalan, Raguzalı, Cenevizli, Ankonalı, Floransalı ve bütün diğer milletlerin Fransa bayrağı altında ticaret yapacakları hükmü yer almışsa da bunu takiben İngilizler'e verilen ahidnamede Flandır tüccarının İngiliz bayrağı altında ticaret yapacağına dair maddenin kayıtlı bulunması Fransız ahidnamesinde zikredilen bütün diğer milletlere Fandır'ın dahil olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla Hollandalılar Osmanlıyla ticaretlerini, 1601'den itibaren kendilerine verilen 1612 ahidnamesine kadar İngiliz himayesinde yürütmüşlerdir.(8)
17.Y.Y.'ın başlarında Osmanlı Devleti, Ispanya ile mücadele halinde olduğundan Avrupa'daki siyasi gelişmeleri ve mezhep mücadelelerini yakından takip etmekteydi. Bu sırada Ispanya'ya karşı mücadele etmekte olan Hollanda'nın bu durumu da Osmanlı Hükümeti'nin dikkatini çekmişti. Nitekim 1603'te Padişah'a sunulan bir telhis Hollanda'nın Ispanya ile düşmanlık halinde bulunduğunu bildirmekteydi.(9)
Hollanda'nın bağımsızlık mücadelesi esnasında (1568-1609, 1621-1648) Sluis şehri açıklarında bir İspanyol filosu Hollandalılar tarafından yenilgiye uğratılmış (1604) ve filodaki müslüman esirler bir Hollanda gemisiyle Cezayir'e yollanmıştı. Hollanda Staaten Generaal'ının bir Cezayir valisine diğeri de Osmanlı Padişahı'na olmak üzere iki mektubu da esirlerle birlikte gönderilmişti. Gönderilen esirler evlerine ulaşmakla birlikte mektuplara hemen cevap verilmemişti. Ancak Halil Paşa 1610'da Staaten Generaal'a bir mektup yazarak Istanbul'a bir elçi göndermesini talep etmişti.(10)
Osmanlı Hükümeti İngilizler'i olduğu gibi Hollandalılar'ı da Akdeniz'de Ispanya'ya karşı ittifak kurabileceği bir deniz gücü olarak algılıyordu. Hollanda'ya ve İngiltere'ye verilen imtiyazların genişletilmesi bunun yanısıra Doğu-Batı yönünde gelişen ticareti Akdeniz'e çekme gayesini de gütmekteydi. Osmanlılar Avrupa'ya ait büyük yelkenlilerin Mısır ve Suriye'den geçen karlı transit ticareti ve Istanbul'un ihtiyaç duyduğu kıymetli madenlerin akışını devam ettireceklerini umuyorlardı.(11)
Osmanlı-Hollanda ilişkilerinin gelişmesinde Osmanlılar daha ziyade siyasi gayeler gütmekteyken Hollandalılar ilişkilerin ticari yönüyle daha fazla ilgiliydiler.(12) Aynı ilgi nedeniyle olmalıdır ki Hollandalılar Osmanlılar ile münasebet kurdukları dönemlerde İran'la da ilişkilerini geliştirmekteydiler.
Hollandalılar'ın İran'a duydukları ticari ilginin temelinde ipek yatmaktaydı. Hollandalılar uzun süreden beri Halep üzerinden Akdeniz yoluyla Amsterdam piyasasına sürülen İran ipeği hakkında bilgi sahibiydiler. Batı Avrupa'da lüks tüketimin artmasına paralel olarak ipeğe olan talebin de artması(13) ve Güney eyaletlerinden gelen sanatkar ve tüccarların Hollanda'daki ipek endüstrisini geliştirmeleri İran Ipeğine kaşı ilginin artmasının temel dinamikleriydi.(14)
İran tarafında ise durum biraz farklıydı. İran Osmanlılar'a karşı politik işbirliği temin etmek, ipek ticaretini Osmanlı-İran savaşlarından ve barış halinde Osmanlılar'ın uyguladığı vergilerden korumak(15) için yeni yollar geliştirmek ve Güneydeki Portekiz baskısına karşı Avrupalı müttefikler bulmak düşüncesindeydi. Böyle bir ortamda (1607) 40 Hollanda gemisi Hürmüz'e ulaşmış bu haber de Şah Abbas'ı son derece memnun etmişti. Gemilerin Hürmüz'e gelişlerinin ardından Şah Abbas'ın Avrupa'ya gönderdiği elçisi 1608'de Hollanda'yı ziyaret etmiş burada 12 gün kaldıktan sonra Şah Abbas'a hitaben bir mektup kaleme alarak Avrupa ile İran arasında ittifak tesisi hakkındaki kötümser düşüncelerini bildirmişti. Hollandalılar İran'la bir ittifaka girmek suretiyle Osmanlı ile kurmak istedikleri ticarî ve siyasî ilişkileri tehlikeye atmak istemiyorlardı bununla birlikte Hollandalılar İran'la Körfez'de Portekizliler'e karşı kurulabilecek bir işbirliğini de göz önünde bulundurmaktaydılar.(16)
Halil Paşa'nın Hollanda Staaten Generaal'ına mektup göndererek Istanbul'a daimi bir elçi göndermesini talep etmesinde Hollanda'nın İran'la gelişen ilişkilerinin Osmanlı transit ticaretine verebileceği muhtemel zararların etkili olup olmadığı konusunda herhangi bir bilgiye sahip bulunmamaktayız. Ancak Hollanda'nın zamanla Şah Abbasın İran ipeğine Osmanlı ülkesi dışında bir çıkış yolu oluşturmak için kurduğu (1623) Bender Abbas limanındaki yoğun faaliyetleri dikkate alındığında(17) Hollanda ile kurulacak olan ilişkiler Şah Abbas'ın ipek siyasetine karşı geliştirilecek bir strateji içerisinde de anlam kazanmaktadır.
Halil Paşa'nın mektubunun ardından Hollanda 1612'de Cornelis Haga'yı Osmanlı hükümetinden ahidname almak üzere görevlendirerek İstanbul'a göndermişti. Bu durumu öğrenen İngiliz elçisi Venedikli ve Fransız meslektaşları ile birlikte harekete geçerek Hollanda'nın bu teşebbüsünü baltalamaya çalıştıysa da Hollanda'ya ahidname verilmesine mani olamadılar(18)(6 Hazİran 1612(19)).
Dipnotlar
(1) Bağış, A.I., Osmanlı Ticaretinde Gayrımüslimler; Kapitülasyonlar-Beratlı Tüccarlar, Avrupa ve Hayriye Tüccarları 1750-1839, (Ankara 1983)s. 3
(2) Kampman, A.A., “XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda Hollandalılar”, Belleten, XXIII/89-92, (Ankara 1959), s. 515
(3) İnalcık, H., “Osmanlı İmparatorluğunda, Toplum Ve Ekonomi Üzerinde Arşiv Çalışmaları, İncelemeler, (İstanbul 1996) s. 178
(4) Groot, A. H. De, “The Organisation Of Western European Trade In The Levant 1500-1800”, Companies and Trade, Essays on Overseas Trading Companies During the Ancient Regime, (Leiden 1981) s.234
(5) Braudel, F., II. Felippe Döneminde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, (Ankara 1994) I.c. s.740
(6) Braudel, a.g.e. I. c. s. 741
(7) Kütükoğlu, M., Osmanlı-İngiliz İktisadi Münasebetleri, I, (1580-1838), (Ankara 1974) s. 24-26
(8) Kütükoğlu., a.g.e. s. 43-44
(9) Orhonlu, C., “Tarih Kaynaklarında Hollanda'ya Ait Bilgiler”, Tarih Dergisi, 30, (Istanbul 1976) s. 9-22
(10) Groot A.H. De, “Khalil Pasha, A 17th Century Ottoman Statesman (D.1629) According To His Correspondence Remainig In the General State Archives Of The Netherlands At The Hague”, VIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 11-15 Ekim 1976 Kongreye Sunulan Bildiriler, (Ankara 1981) s. 1417-1418
(11) Groot, A. H. De, “The Organisation Of Western European Trade In The Levant 1500-1800”, Companies and Trade, Essays on Overseas Trading Companies During the Ancient Regime, (Leiden 1981) s 237
(12) Kramers, J.H., “The Netherlands And Turkey In the Golden Age”, Analecta Orientalia I, (Leiden 1954), s.115
(13) Meilink-Roelofsz M.A.P., “The Earliest Relations Between Persia And The Netherlands”, Persica, 6, ('s-Gravenhage 1972-74) s. 3
(14) Floor, W., “The Ducth and the Persian Silk Trade”, Safavid Persia, The History and Politics of an Islamic Society, (New York, 1996)s. 325
(15) Meilink., a.g.m. s. 4
(16) Floor., a.g.m. s. 325
(17) İnalcık., a.g.e. s.176
(18) Kütükoğlu., a.g.e., s. 45
(19) Uzunçarşılı, I.H., Osmanlı Tarihi, III/II. C., (Ankara 1988), s. 235
Kadızade ABDULLAH
http://www.akademi.nl/sayi8/Tarih.htm
< Prev | Next > |
---|