18. YY'a Kadar Osmanlı-Hollanda Münasebetleri - 1
1- Hollanda Cumhuriyeti'nin Ortaya Çıkışı ve İktisadî Gelişmesi
840'tan sonra Karolenj İmparatorluğu'nun parçalanma sürecine girmesinin ardından İmparatorluk topraklarına dahil olan Hollanda Doğu Frank Krallığına bağlandıysada (925) özellikle Viking saldırıları nedeniyle bölgede küçük yerel devletler oluşmaya başlamıştı (925-1350). Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun nüfûzunu yitirmesinin ardından bölge Fransa ve İngiltere'nin çekişmesine sahne oldu. Bu arada İngiltere ile gelişen ticari ilişkiler bölgedeki devletlerin Fransız egemenliğine girmesine karşı önemli bir denge unsuru oldu. 1384'te evlilik yoluyla Flandr Kontluğunu elde eden Burgonya Dükü II. Philippe bölgede Fransız tahtından bağımsız bir egemenlik kurmaya yöneldi. Sonraki dükler savaş, aile ilişkileri ve satınalma yoluyla Burgonya topraklarını daha da genişletme yoluna gittiler fakat yerel devletler arasındaki çekişmeler ve bağımsızlık eğilimleri devam etti. Merkezin etkili bir yapı kazandığı Cesur Charles döneminin (1467-77) ardından bölge Fransa'ya bağlanmış ve yerel devletlerin ayrıcalıkları önemli ölçüde azalmıştı. Charles'ın kızı Marrie'nin Habsburg hanedanından Avusturya Arşidükü (sonradan Roma Cermen İmparatoru) I. Maximilan'la evlenmesinden sonra bunların oğlu I. Felipe'nin bölgeyi ve ardından evlilik yoluyla İspanya tahtını ele geçirmesi üzerine bölge Ispanya Habsburg hanedanının yönetimine girdi. Felipe'nin oğlu Carlos 1519'da V.Karl adıyla Kutsal Roma Cermen İmparatoru seçildikten sonra bölge akrabalarından seçtiği genel valiler tarafından yönetilmeye başlandı. Ancak siyasi ve dini baskılar nedeniyle Ispanyol idaresine karşı duyulan hoşnutsuzluk üzerine I.Willem (van Oranje)'ın etrafında örgütlenen toplumsal muhalefet Ispanyollara karşı mücadeleye girişti (1568-1609, 1609-1648) ve bölgenin kuzeyindeki eyaletler Utrecht birliğini(1579) oluşturarak bağımsız bir devlet olarak ortaya çıktı.(1) Hollanda bağımsızlık hareketinin lideri Prens van Oranje'nin 1582'de İspanyollar'a karşı Osmanlı yardımına başvurduğu konusunda bazı bilgiler vardır.(2)
Cumhuriyet idaresini yönetim biçimi olarak benimseyen Utrecht Birliği'nin temelini daha önce mevcut bulunan kurumlar oluşturuyordu. Yönetimde asıl güç kentleri ve toprak sahibi soyluları temsil eden eyalet meclislerinin elindeydi. Bunun yanında eyalet meclislerince seçilen vali de eyalet meclislerinin yetki aldığı kent yönetimlerininbelirlenmesindeki rolü ve askeri önderlik konumuyla önemli bir güç odağıydı. Merkezi yönetimi temsil eden genel meclis'in yetkileri çok sınırlıydı ve eyaletlere bağımlıydı.(3) Hollanda'nın Yakın Doğu ile olan ilişkileri Hollandalı haçlıların Kudüs'ün zabtına iştiraklerine kadar (1099) uzanır.(4) Niğbolu savaşında (1396) Hollandalılar bu sefer Sigsmund'un komutasında Osmanlıya karşı savaşmaktaydı.(5) Daha sonraları İmparator Ferdinand'ın hizmetinde bulunan Hollanda'lı Ogier Ghislain de Busbecq sekiz sene Kanuni Sultan Süleyman'ın, Avusturya'ya yeniden taaruz etmemesini temin için İstanbul'da bulunmuş ve bu durum aynı zamanda Hollanda ile Osmanlı arasındaki ilk kültürel ilişkileri doğurmuştur.(6)
Ortaçağ'dan itibaren Hollanda'nın Güney kısmı (Belçika) Avrupa'nın ekonomik gelişme merkezlerinden biriydi. Nitekim 13. ve 14. YY'larda Kuzey Avrupa'nın en önemli uluslararası iş merkezi durumuna gelmiş olan Güney Hollanda'daki Flandr bölgesi, 15. ve 16. YY'larda Kuzey Avrupa'nın en iyi yünlü kumaşlarını üretir durumdaydı. Yine Güneyde yer alan Antwerp bu dönemde çeşitli baharatlar, İngiliz kumaşları, İtalyan ipeklileri, Alman Gümüşü ve bakırı gibi değerli madenlerin en önemli ticaret ve finans merkeziydi. Kuzey Hollanda'da ye alan Amsterdam ise 16.YY'da hububat ve kerestede uluslararası ticaretin ana merkeziydi.(7)
Fernand Braudel 17. YY'ın sonuna ait kaynaklardan yola çıkarak Hollanda'nın içerisinde bulunduğu bu kaynak sıkıntısını şöyle ifade etmektedir;
“XIV. Louis'in bir elçisi daha 1699'da “deniz kıyısında kısır kumsallar tarafından işgal edilmiş, bu tarafta olduğu kadar, onu kesen nehir ve kanalladan ötürü sıklıkla taşkınlara uğrayan ve tek zenginliği olan otlağa uygun çok küçük bir ülke; burada yetişen buğday ve diğer tahıllar halkın %1'ini bile beslemeye yetmez” diye açıklamaktadır. Defoe ise “horoz ve tavukları bile beslemeye yetmez” diye dalga geçmektedir.Başka bir kaynak, 1697'de “Hollanda'nın bütün ürettiği tereyağı, peynir ve tabak yapmaya uygun topraktır” diye bildirmektedir. Çok ciddi Ispanyol iktisatçısı Ustariz (1724) “bu ülkenin yarısı suyun içindedir ve hiçbirşey üretmeyen topraklardan meydana gelmiştir ve bir yılda ülkenin ancak çeyreği işlenmektedir; bir çok yazarın teminat verdikleri üzere, ülkenin hasadı buradaki tüketimin ancak çeyreğine yetmektedir” diye açıklamaktadır”.(9)
Bu kısıtlı kaynaklarına rağmen bağımsız Kuzey Hollanda'da görülen olağanüstü hareketlilikte Güney'den (Belçika) bu bölgeye yerleşen tüccar ve sanatkarlar önemli rolle üstlendi. Nitekim 17.YY'ın başında Doğu Hindistan Kumpanyası'nın hisselerinin önemli bir kısmı bu göçmenlerin elinde bulunuyordu. Daha sonraları okyanus ticaretinde meydana gelen gelişmeler Amsterdam'ı dünya ticaretinin önemli, bir merkezi durumuna getirdi. Öyleki Amsterdam'daki fiyatlar diğer Avrupa pazarlarındakı fiyatları belirlemekteydi. Hollandalılar İtalya'dan aldıkları iş tekniklerini geliştirmiş ve sermaye piyasasını oluşturmuş böylece de modern kapitalizmin bütün özellikleri ortaya çıkmıştı. Hollanda bu üstünlüğünü denizcilik alanına da yaymış ve Avrupa'nın diğer ülkeleriyle kıyaslanamayacak derecede hem sayıca hem de kalite itibarıyla üstün bir ticaret filosu oluşturmuştu. Bu filo sayesindedir ki Hollanda'nın en başarılı olduğu sektör ticaret sektörüydü.(10)
Yine Braudel'in ifadesiyle;
“Amsterdam limanı her zaman ağızına kadar doludur. Bir seyyah 1738'de “beni bu kadar şaşırtan başka birşey görmedim. Aynı limana sokulmuş ikibin teknenin etkisini bizzat görmeden, bunu zihinde canlandırmak mümkün değildir”. 1701 tarihli bir rehber ise “direkler ve halatlar öylesine sık bir orman meydana getiriyorlar ki, güneş geçmekte zorluk çekiyor” dediği 8.000 tekneden söz etmektedir”(11)
Bunun yanında Hollanda 17. YY'da tarım ve imalat sektöründe de önemli bir noktaya gelmiş bulunmaktaydı. Örneğin tarım sektöründeki uzmanlaşma sayesinde Hollanda'da Avrupa'nın diğer bölgelerine nazaran 2-3 kat daha yüksek verim alınmaktaydı. Imalat sanayiinde ise ithal tütünün kesilerek paketlenmesi, ithal ipeğin dokunması, ithal şekerin rafine edilmesi önemli ekonomik faaliyetler arasında yer almaktaydı.(12)
Hollanda bu geniş endüstriyel faaliyetleri için ihtiyaç duyduğu enerjı için de yeni kaynaklar geliştirmişti. Yakarak enerjıye dönüştürdükleri kamış ve rüzgardan da enerji kaynağı olarak istifade etmeleri sayesinde enerji darboğazını aşmayı başarmışlardı.(13)
Hollandalılar ülkelerinde ücretlerin yüksek olmasına rağmen prodüktivitenin de yüksek olması sebebiyle rakiplerine nazaran daha ucuza üretim yapabilmekteydiler. Herhangi bir şekilde üretim maliyetlerini düşüremediklerinde kaliteden fedakarlık yapan Hollandalılar böylece kitle üretimine yönelerek Avrupa'nın en gelişmiş bölgesi haline geldi.(14)
Hollandalılar, Hindistan ticaretine Portekizliler'in ardından 1595'te buraya gönderdikleri 4 gemi ile başlamışlar ve Portekizliler ile giriştikleri mücadelede başarı sağlayarak buralara yerleşmişlerdi. 1617'den itibaren başlayan İngiltere-Hollanda rekabeti Fransızlar'ın da bu bölgeye açılma gayretleri nedeniyle yerini Fransızlar'a karşı işbirliğine bırakmıştır.(15) (Breda barışı 1667)
Dipnotlar
(1) Hollanda, AnnaBritannica, 11. c., (İstanbul 1987), s. 162-163.
(2) Kramers, J.H., “The Netherlands And Turkey In the Golden Age”, Analecta Orientalia I, (Leiden 1954), s.115
(3) Hollanda, Ana Britannica, 11. c., (İstanbul 1987), s. 162-163.
(4) Kampman, A.A., “XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda Hollandalılar”, Belleten, XXIII/89-92, (Ankara 1959), s. 514.
(5) Uzun çarşılı, I.H., Osmanlı Tarihi, I. C., (Ankara 1988), s. 280.
(6) Kampman, a.g.e., S.515
(7) Güran, T., İktisat Tarihi, (İstanbul 1988) s.87
(8) Güran, a.g.e., s. 88
(9) Braudel, F., Maddi Uygarlık Ekonomi ve Kapitalizm XV-XVIII. YY'lar (Ankara 1993) c.3, s.147
(10) Güran, a.g.e., 88
(11) Braudel, age c.3, s.153
(12) Güran a.g.e. S.88
(13) Güran, a.g.e. S.88-89
(14) Güran, a.g.e., s. 89
(15) Bağış, A.I., Osmanlı Ticaretinde Gayrımüslimler; Kapitülasyonlar-Beratlı Tüccarlar, Avrupa Ve Hayriye Tüccarları 1750-1839, (Ankara 1983) s.3
Kadızade ABDULLAH
http://www.akademi.nl/sayi7/Tarih.htm
< Prev | Next > |
---|